Zamanı aşabilmek. İçinde bulunuduğum "an" da sıkışıp kalmamayı başarabilsem. Ya da "an" ı dönüştürebilsem istediğim gibi...Duygular, geçmiş ve gelecek, insanlar arasında o korkunç dengeyi nasıl sağlayabilirim bir bilsem.
Monday, December 25, 2006
Tuesday, December 05, 2006
...yaşam
..yaşam ,Tanrı'nın insanı gördüğünü kanıtlayacak hiçbir ipucunun bulunmadığı çığrından çıkmış bir dünyada baskılara, acımasızlığa, kıyıcılığa göğüs gerilerek sürdürülen insanın doğumuyla ölümü arasındaki kısacık anın , anlamsız bireysel ya da toplumsal ayrıntılarla sonsuza dek sürecekmiş gibi uzatıldığı hızla geçen bir çocukluk ve gençlik döneminden sonra - olgunluk döneminde bilinçte başlayan ve çok uzun süren bir hesaplaşma sürecidir...
--Samuel Beckett
--Samuel Beckett
Bir düşün içinde bir düş
Alnına konsun bu öpüş!
ve, şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki-
günlerimi bir düş
sayarken yanılmıyorsun;
ama ,umut gitmişse uzaklara
bir gece ya da bir gün
bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
fark eder mi bu yüzden?
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
yalnızca bir düşün içinde bir düş.
Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
haykırışları içinde duruyorum:
ve altın kum taneleri tutuyorum avucumda-
ne kadar az! ama nasıl da
süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere
ben ağlarken- ben ağlarken!
ah tanrım! daha sıkı
tutamaz mıyım onları?
ah tanrım! tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan?
bir düşün içinde bir düş mü
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?
---Edgar Allan Poe
Dream within a dream?
take this kiss upon the brow!
and, in parting from you now,
thus much let me avow-
you are not wrong, who deem
that my days have been a dream;
yet if hope has flown away
in a night, or in a day,
in a vision, or in none,
is it therefore the less gone?
all that we see or seem
is but a dream within a dream.
i stand amid the roar
of a surf-tormented shore,
and i hold within my hand
grains of the golden sand-
how few! yet how they creep
through my fingers to the deep,
while i weep- while i weep!
o god! can i not grasp
them with a tighter clasp?
o god! can i not save
one from the pitiless wave?
is all that we see or seem
but a dream within a dream?
--Edgar Allan Poe
ve, şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki-
günlerimi bir düş
sayarken yanılmıyorsun;
ama ,umut gitmişse uzaklara
bir gece ya da bir gün
bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
fark eder mi bu yüzden?
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
yalnızca bir düşün içinde bir düş.
Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
haykırışları içinde duruyorum:
ve altın kum taneleri tutuyorum avucumda-
ne kadar az! ama nasıl da
süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere
ben ağlarken- ben ağlarken!
ah tanrım! daha sıkı
tutamaz mıyım onları?
ah tanrım! tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan?
bir düşün içinde bir düş mü
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?
---Edgar Allan Poe
Dream within a dream?
take this kiss upon the brow!
and, in parting from you now,
thus much let me avow-
you are not wrong, who deem
that my days have been a dream;
yet if hope has flown away
in a night, or in a day,
in a vision, or in none,
is it therefore the less gone?
all that we see or seem
is but a dream within a dream.
i stand amid the roar
of a surf-tormented shore,
and i hold within my hand
grains of the golden sand-
how few! yet how they creep
through my fingers to the deep,
while i weep- while i weep!
o god! can i not grasp
them with a tighter clasp?
o god! can i not save
one from the pitiless wave?
is all that we see or seem
but a dream within a dream?
--Edgar Allan Poe
Tuesday, November 28, 2006
Monday, November 27, 2006
Herkes
Herkes yazıyor ama okuyan yok.
Evet herkes acısını, sevgisini anlatıyor ama dinleyen yok
herkes kendi yalnızlığının yankısını dinliyor sadece ....
Evet herkes acısını, sevgisini anlatıyor ama dinleyen yok
herkes kendi yalnızlığının yankısını dinliyor sadece ....
Şahidimiz
Hiç şahidimiz yok aslında. Kanıtımız da yok.
Çünkü o gittiğinde bütün kanıtları da
kendisiyle birlikte tek tek yok eder
sanki bir rüyadır herşey.
Çünkü o gittiğinde bütün kanıtları da
kendisiyle birlikte tek tek yok eder
sanki bir rüyadır herşey.
Thursday, May 11, 2006
Verrückt
Keiner ist so verrückt,
dass er nicht noch einen Verrückten findet,
der ihn versteht.
--- Nietzsche
İşte böyle demiş Nietzsche, çılgın insan kendisini anlayacak birini bulamamış insandır.
dass er nicht noch einen Verrückten findet,
der ihn versteht.
--- Nietzsche
İşte böyle demiş Nietzsche, çılgın insan kendisini anlayacak birini bulamamış insandır.
...çünkü
... çünkü insan kendi yoluna saptırılamazcasına düşmemiş,
kendi dürüst görüşünü trajik gururla yüklenmemişse,
'hakikat' tadını yitirir,
yaşam acılaşır.
Nietzsche
kendi dürüst görüşünü trajik gururla yüklenmemişse,
'hakikat' tadını yitirir,
yaşam acılaşır.
Nietzsche
Tuesday, April 18, 2006
Time - Pink Floyd
"Bir bir sayarak saniyelerini sıkıcı bir günün,
Harcayarak geçiriyorsun saatlerini düşünmeksizin
Dolanarak bir karış toprağın üzerinde doğduğun yerin,
Bekleyerek birini ya da bir şeyi sana yol göstermesi için...
Bıkkınsın güneş altında uzanmaktan,
Yağmuru izlemek için evde oturmaktan,
Gençsin ve yaşam uzun; ve öldürecek zamanın var bugün..."
Ve koşuyorsun ve koşuyorsun yetişmek için güneşe; fakat o batıyor,
Ve hızla dolanıyor doğmak için arkandan bir kez daha,
Güneş aynı güneş, fakat sen daha yaşlısın,
Daha soluksuzsun ve bir gün daha yakınsın ölüme".
(Nedime Harmandağlı'nın tercümesi, "Pink Floyd", Stüdyo İmge, 2000)
Time- Pink Floyd
Ticking away the moments that make up a dull day
You fritter and waste the hours in an off hand way
Kicking around on a piece of ground in your home town
Waiting for someone or something to show you the way
Tired of lying in the sunshine staying home to watch the rain
You are young and life is long and there is time to kill today
And then one day you find ten years have got behind you
No one told you when to run, you missed the starting gun
And you run and you run to catch up with the sun, but its sinking
And racing around to come up behind you again
The sun is the same in the relative way, but youre older
Shorter of breath and one day closer to death
Every year is getting shorter, never seem to find the time
Plans that either come to naught or half a page of scribbled lines
Hanging on in quiet desperation is the english way
The time is gone, the song is over, thought Id something more to say
Home, home again
I like to be here when I can
And when I come home cold and tired
Its good to warm my bones beside the fire
Far away across the field
The tolling of the iron bell
Calls the faithful to their knees
To hear the softly spoken magic spells.
Harcayarak geçiriyorsun saatlerini düşünmeksizin
Dolanarak bir karış toprağın üzerinde doğduğun yerin,
Bekleyerek birini ya da bir şeyi sana yol göstermesi için...
Bıkkınsın güneş altında uzanmaktan,
Yağmuru izlemek için evde oturmaktan,
Gençsin ve yaşam uzun; ve öldürecek zamanın var bugün..."
Ve koşuyorsun ve koşuyorsun yetişmek için güneşe; fakat o batıyor,
Ve hızla dolanıyor doğmak için arkandan bir kez daha,
Güneş aynı güneş, fakat sen daha yaşlısın,
Daha soluksuzsun ve bir gün daha yakınsın ölüme".
(Nedime Harmandağlı'nın tercümesi, "Pink Floyd", Stüdyo İmge, 2000)
Time- Pink Floyd
Ticking away the moments that make up a dull day
You fritter and waste the hours in an off hand way
Kicking around on a piece of ground in your home town
Waiting for someone or something to show you the way
Tired of lying in the sunshine staying home to watch the rain
You are young and life is long and there is time to kill today
And then one day you find ten years have got behind you
No one told you when to run, you missed the starting gun
And you run and you run to catch up with the sun, but its sinking
And racing around to come up behind you again
The sun is the same in the relative way, but youre older
Shorter of breath and one day closer to death
Every year is getting shorter, never seem to find the time
Plans that either come to naught or half a page of scribbled lines
Hanging on in quiet desperation is the english way
The time is gone, the song is over, thought Id something more to say
Home, home again
I like to be here when I can
And when I come home cold and tired
Its good to warm my bones beside the fire
Far away across the field
The tolling of the iron bell
Calls the faithful to their knees
To hear the softly spoken magic spells.
Subscribe to:
Posts (Atom)